Akıllı telefonlarda genel olarak iki farklı işletim sistemi kullanılıyor. Piyasanın neredeyse tamamına hakim olan bu iki işletim sistemlerinden birisi iOS işletim sistemi bir diğer ise Android işletim sistemi. Genel olarak piyasanın %98 hatta 99 oranına sahip olan iki işletim sisteminin yarışı ise birbirleri ile devam ediyor. Hangi işletim sistemi daha iyi? Hangisi daha hızlı? Gibi birçok soru iki işletim sisteminin karşılaştırmasında öne çıkıyor. Fakat iki serinin asıl karşılaştırıldığı noktaların başında işletim sistemlerinin güvenliği geliyor. Hangi işletim sistemi daha güvenli en çok sorulan sorulardan birisi de bu. Peki son dönemde hangi işletim sistemi öne çıktı? Hangi seri daha güvenli? Kullanıcılara hangi işletim sistemini daha çok tercih ediyor? Başlıklar halinde inceleyelim.
Uygulama İzinleri ve Uygulama Yükleme İmkanı
Her iki işletim sisteminde de güvenlik konusunda ilk akla gelen nokta uygulama izinleri. Her iki işletim sisteminde de uygulama yükleme aşamasında resmi uygulama mağazaları kullanılıyor. Android işletim sistemi için Google Play Store, iOS işletim sistemi için ise App Store uygulama mağazası kullanılmakta. Her iki uygulama mağazası da milyonlarca uygulama ev sahipliği yapıyor. Fakat bu noktada kullanıcıların hemen her uygulamayı resmi uygulama mağazalarında bulacakları diye bir durum söz konusu değil.
Telefonlara bunun dışında uygulama yüklenebiliyor. İşte bu noktada güvenlik sorunu karşımıza çıkıyor. Resmi uygulama yükleme mağazalarında uygulama kontroller yapılsa da sizin yükleyeceğiniz başka bir uygulamada güvenlik sağlanacak diye bir şart olmayabiliyor. Bu durumda da iOS işletim sistemi öne çıkmakta. iOS işletim sistemini kullanan kullanıcıların dışarıdan uygulama yüklemeleri oldukça zor.
Apple güvenli olmayan hiçbir uygulamaya izin vermiyor. Belki işletim sisteminin en çok eleştirilen yönlerinden birisi de bu. Fakat her ne kadar çok eleştiriliyor olsa da söz konusu güvenlik sistemi sayesinde Apple’ın kullanıcılarını casus yazılımlardan daha iyi derecede koruyabildiğini görüyoruz. Bunun dışında Android işletim sistemi için durum daha farklı. Açık yapısı nedeniyle Android işletim sistemi daha fazla uygulamaya izin veriyor. Kolaylıkla uygulama yüklenebiliyor olması Android işletim sisteminin dışarıdan gelebilecek olan tehditlere daha açık hale gelmesine neden oluyor. Haliyle dışarıdan uygulama yüklemek isteyen kullanıcılarında çok daha dikkatli olması gerekiyor.
İOS bu konuda kesinlikle daha önde olan işletim sistemi. Fakat her ne kadar önde olsa da iOS işletim sisteminde de uygulamaları daha rahat yüklemek için Jailbreak adı verilen sistemler kullanılıyor. Bu da başlı başına güvenlik sorununa neden olan durumlardan bir tanesi olarak gösterilebilir. Özellikle son yayınlanan güvenlik güncelleştirmelerini almayarak Jailbreak kullanımına devam eden kullanıcıların güvenlik konusunda sıkıntı yaşayabileceklerini belirtelim. Henüz yeni açıklanan güvenlik açıkları da bu konuda ne kadar ciddi durumların söz konusu olduğunu gösteriyor.
Güncelleme Sıkılığı ve Açıkların Kapatılması
Uygulama yükleme konusunda her iki işletim sisteminde de değerlendirme sistemini ele aldık. Şimdi başka önemli bir konuya güncelleme işlemine geçelim. Öncelikle akıllı telefonlarda işletim sisteminin güncellenmesinin neden önemli olduğundan bahsetmek gerekiyor. Özellikle akıllı telefonlar için işletim sistemi güncellemeleri güvenliğin ilk adımı. Çünkü bu dünyada sürekli olarak tehditler değişiyor. Değişen tehditlerle beraber her gün işletim sistemlerinin yeni sürümlerinde yeni açıklar gündeme gelebiliyor. Bu durumda da güncel bir açık hackerlar tarafından değerlendirilip kullanıcıların bilgileri çalınabiliyor.
Akıllı telefonlar üzerinden mobil bankacılıktan tutunda sosyal medya kullanımına kadar hemen her işlemi gerçekleştirdiğimiz için böyle bir durumda da epey risk almış oluyorsunuz. İşte sürekli yeni açıkların ortaya çıkması markaların işletim sistemlerini güncelleyerek tüm bu açıkların kapatılmasını sağlamasına neden oluyor. Güvenlik yamaları içerisinde yapılan yeni güncellemeler telefonlarda yer alan açıklarında kapanmasını sağlıyor. Bir işletim sistemi için güvenlik güncelleştirmelerinin bu kadar önemli olduğunu belirttikten sonra şimdi iki işletim sistemi için de bu konuda karşılaştırma yapalım.
Güncelleştirme denildiğinde tabi ki açık ara iOS önde. Apple düzenli olarak yaptığı çalışmalarda sürekli işletim sistemlerini güncellemekte. Yapılan güncellemeler ile ise her seferinde yeni bir açık daha kapatılıyor ve böylelikle kullanıcıların güvenliği maksimuma çıkıyor. Sadece bir güncelleme sürümü de yayınlanmıyor. Örnek üzerinden açıklayacak olursak iOS 10 yayınlandıktan bu yana son olarak iOS 10.3 güncellemesini aldı. iOS 10.3 yayınlanmasının hemen sonrasında ise sadece 3 günlük bir sürenin ardından yeni bir güncellemenin daha beta sürümü yayınlandı. Bu kez iOS 10.3.2 beta 1 sürümü yayınlandı.
Yani kısacası Apple çok kısa süreler içerisinde yeni işletim sistemi güncellemelerini yayınlamakta. Haliyle sürekli olarak işletim sistemi güvenliği de sağlanmış oluyor. iOS’un bu konuda elde ettiği başarı tartışılmaz düzeyde. Unutmadan bir detay daha ekleyelim. iOS her cihazı için güncelleme desteğini de çok uzun süre devam ettiriyor. iPhone 5 serisinin hala güncellemeler alabildiğini görmemiz bu duruma en büyük örneklerden.
Sadece akıllı telefonlarında değil tablet serilerinde de bu durum aynen geçerli olarak karşımıza çıkıyor. iOS’un güncellemeler konusunda getirdiği katkı tartışılmaz. Şimdi de diğer işletim sistemi Android için konuyu ele alalım. Android işletim sisteminin ilk sürümlerinde güncellemeler çok yavaş yayınlanıyordu. Android sürümünü aldıktan sonra güncelleme neredeyse bir sonraki sürüme kadar gelmiyordu.
Bazı durumlarda da tek bir işletim sistemi sürümü yayınlandığını bile biliyoruz. Google’ın satın almasının ardından çok daha başarılı hale gelen Android işletim sistemi de sürekli olarak güncellemeler almaya başladı. İlk olarak yeni işletim sisteminin beta geliştirme sürümleri olarak yayınlara başladığını gördük. Hemen arkasından yeni işletim sistemlerinin güvenlik güncellemelerinin ayrı ayrı yayınlanmaya başladığını gördük. Tüm bunlar Android sürümlerinde de güvenlik için adımlar atılmasını sağlamış oldu.
Google son dönemde tıpkı Apple gibi sürekli yeni güvenlik yamaları ve yeni işletim sistemi güncellemeleri yayınlayarak açıkları kapatıp güvenliği sağlamakta. Fakat bu noktada çok büyük bir fark karşınıza çıkıyor. Android işletim sistemlerinde güncellemeler yapılırken iOS sürümlerine göre zaten az olan güncellemeler öncelikle Google tarafından yayınlanıyor. Ardından bu güncellemeler markalar tarafından kendi akıllı telefonlarına uyumlu hale getiriliyor. Ardından kullanıcılara sunuluyor. Yani şöyle ki Android için yeni bir sürüm yayınlandığı güncelleme eğer kullandığınız telefon için gelecekse öncelikle firmanın güncellemeleri ayarlamasını bekliyorsunuz. Anında bu güncellemeyi alamıyorsunuz.
Bu durum Apple’ın İOS işletim sistemlerinde ise tam tersi olarak geçerli. Güncelleme yayınlandığı da Apple ertesi gün güncellemeleri destekleyen tüm cihazları için kullanılabilir hale getiriyor. Yani genel olarak değerlendirecek olursak her ne kadar son dönemde Android işletim sistemlerinin de bir hayli güncellemeler aldığını biliyor olsak da anında yayınlanma ve sürekli güncelleme desteği ile beraber bu konuda İOS işletim sisteminin daha önde olduğunu söyleyebiliriz.
Uygulama İzinleri Ve Dosya Paylaşımı Sistemi
İki işletim sisteminin güvenliğini karşılaştıracağımız bir diğer nokta ise iki işletim sisteminin uygulama izinleri ve dosya paylaşımı izinleri. Bu konuda kullanıcı güvenliği noktasında oldukça önemli bir detay. Diyelim ki IOS işletim sistemine sahip olan iPhone akıllı telefonlarını kullanıyorsunuz. İPhone akıllı telefonlarınız üzerinden çektiğiniz bir resim var. Çektiğiniz bu resmi paylaşmak istediğinizde karşınıza Apple’ın kuralları çıkıyor.
Paylaşmak istediğiniz resim sadece IOS işletim sisteminde paylaşıma izin verilen uygulamalardan paylaşılabiliyor. Aslında ilk aşamada bu noktanın eleştirilere neden olabilecek bir eksiklik olarak gözüktüğünü düşünebilirsiniz. Fakat durum biraz daha farklı. Apple zaten hemen hemen tüm sosyal medya uygulamalarına ya da tüm resmi uygulamalarına izin veriyor. Bu şekilde diğer zararlı uygulamalarda yanlışlıkla da olsa dosya paylaşımı yapılmasının önüne geçilmiş oluyor.
Örneğimizde yer aldığı gibi bunu sadece fotoğraf olarak değerlendirmemek lazım. Fotoğrafın dışında dosya paylaşımı veri paylaşımı gibi işlemlerde de doğrudan kullanıcıların izinsiz programlardan yararlanması oldukça sakıncalı sonuçlara neden olabiliyor. Bu nedenle aslında eleştirilen uygulamanın daha çok güvenlik sağladığı da bir gerçek. Bunun dışında Android işletim sistemine baktığımızda ise tamamen kullanıcının keyfine bırakılmış olan bir durum söz konusu. Diğer uygulamalarda da olduğu gibi dosya paylaşımlarında da kullanıcılara istediklerini yapma izni veriliyor. Böylelikle istediğini gibi paylaşım yapabiliyorsunuz. Uygulamalar üzerinden yapacağınız bu paylaşımlarda uygulamanın ne kadar güvenli olup olmadığını bilmek o kadar kolay değil.
Sizin güvenli olarak gördüğünüz bir uygulama aslında arka planda ciddi sorunlara neden olan uygulamalardan biri olabilir. Bu gibi bir durumda da kullanıcıların paylaşım yaptıkları dosyaların güvenliği tamamen devre dışı kalmış oluyor. Yani bilmeyerek de olsa kendi özel dosyalarınızı başkalarının eline verebiliyorsunuz.
Bu gibi bir durumla karşı karşıya kalmamak için işletim sisteminin sizi uyarması ve uygulamanın güvenliği olmadığı için dosya paylaşımına izin vermemesi çok daha mantıklı bir işlem olacaktır. Kaldı ki son dönemde casus yazılımların sayısının ne kadar artış gösterdiğini düşünecek olursak bu noktada atılacak olan adımlarda oldukça önemli.
En azından belli başlı bilindik uygulamaların dışında hiçbir uygulama üzerinden dosya paylaşımı yapmamak gerekiyor. iOS işletim sisteminde kullanıcılara bunun bilgisi Apple tarafından veriliyor fakat Android işletim sisteminde kullanıcıların öncelikle kendilerinin konuya dikkat etmeleri ve güvenliği kesinleşmiş olan uygulamaların dışına çıkmamaları oldukça önemli.
Bulut Depolama Teknolojileri Güvenliği
Bulut depolama teknolojileri son dönemde akıllı telefonlarda en çok konuşulan teknolojiler arasında gösterilebilir. 4K çözünürlüklü akıllı telefon kameralarının kullanıma başlaması ve artık video boyutlarının bir hayli artmasıyla beraber bu alanda en çok kullanılan akıllı telefon teknolojilerinde de daha fazla depolama alanı seçenekleri kullanıcılara sunulmaya başlandı.
Akıllı telefonların dahili hafızaları ve akıllı telefonlara sonradan takılabilen taşınabilir hafıza kartlarının ekstra hafızaları sayesinde bu sorunlar bir nebze olsun çözülebiliyor. Fakat depolama alanı konusunda başka alternatifler de yok değil. Akıllı telefonlarda en çok kullanılan bu tür alternatiflerden birisi de bulut depolama hizmetleri.
Fotoğraflarınız, belgeleriniz, müzikleriniz hemen her türlü dosyanızı akıllı telefonlarınızın hafızalarında tutmak yerine bulut depolama hizmetleri kullanarak sunucularda depolayabiliyorsunuz. Tabi ki bu kadar büyük avantaj sağlamasına karşın akıllı telefonlarda kullanılan birçok bulut depolama hizmeti sorunlara neden olabiliyor. Bu nedenle kullanıcıların işletim sistemlerinde kendi bulut depolama sistemlerini kullandığını biliyoruz. iOS için meşhur iCloud bulut depolama hizmeti kullanılırken Android işletim sistemi için de Google Drive bulut depolama hizmet kullanılıyor.
Bu noktada akıllara gelen ilk soruda iki sistem arasında güvenlik farkları hangi akıllı telefon bulut depolama hizmeti daha güvenli en çok konuşulan konulardan birisi bu. Öncelikle iOS işletim sistemleri için konuşacak olursak iCloud kağıt üzerinde en güvenlik bulut depolama hizmetlerinden bir tanesi. Akıllı telefonunuz üzerinden iki aşamalı koruma sistemini kullanarak bulut depolama hizmetini kolaylıkla kullanabiliyorsunuz. Burada iki aşamalı bulut depolama hizmetinin koruması ise oldukça önemli. İki aşamalı koruma sayesinde aslında kullanıcıların her seferinde yeni bir güvenlik kodu almaları ve her seferinde değişen kod ile giriş sisteminde ekstra güvenlik elde etmeleri sağlanıyor.
Fakat iCloud bulut depolama hizmetinin son günlerde ardı ardına gündeme gelen kırılma haberleri de can sıkmadı değil. Ünlü isimlerin hesaplarının tamamen ele geçirilmesi, birçok ünlü ismin özel fotoğraflarının yayınlanmasıyla beraber söz konusu bulut depolama hizmetinin güvenliği tartışılır oldu. Her ne kadar Apple hesapların kırılması durumunda kendi hatalarını olmadığını söylese de iOS işletim sistemlerinde bu konu ciddi bir sorun olarak gündeme gelmeye devam ediyor. Bu nedenle iCloud tam olarak güvenli diyemiyoruz.
En azından son yaşanan olaylardan sonra. Şimdi Android işletim sisteminde kullanılan Google Drive hizmetinden bahsedecek olursak bu hizmette de kullanıcıların iki aşamalı koruma sistemi kullanmaları ve mail hesapları üzerinden bulut depolama hizmetlerini aktif etmeleri mümkün. Google Drive sistemlerinde de geçmişte yaşanan birçok olay olsa da son yıllarda Drive üzerinde benzer bir güvenlik sorununun gündeme geldiğini de görmedik.
Fakat genel olarak bulut depolama hizmetleri %100 güvenlidir demek de yanlış olur. Bu nedenle ister Android işletim sistemi kullanın isterseniz de iOS işletim sistemi kullanın bulut depolama hizmetleri çok daha az tercih edilmesi gereken hizmetler. En azından akıllı telefonlarınızda anlık olarak eşleştirme özelliklerini kapatarak bulut depolama hizmetlerinde sadece kendi istediğiniz dosyalarınızın yedeklenmesini sağlayabilirsiniz. Bu şekilde bir nebze olsun koruma sağlanmış olacak. Bulut depolama hizmetlerinizde sorunla yaşasanız bile sadece yüklediğiniz dosyalar riske girmiş oluyor. Bir nevi kendi güvenliğinizi minimum düzeyde sağlamış oluyorsunuz. Haliyle bulut depolama alanında Android ya da iOS işletim sistemi daha iyi dememiz yanlış olur. İki işletim sisteminde de tam güvenlik sağlanamıyor.
Tüm bu değerlendirme ile beraber detayları ile açıkladığımız nedenlere bakacak olursak iOS işletim sistemi birkaç noktadan Android işletim sistemine üstünlük sağlıyor. Fakat daha fazla uygulama desteği konusuna bakacak olursak Android işletim sisteminin önde olduğunu görüyoruz. Bu durumda tercih ise tamamen kullanıcının kendi seçimlerine kalıyor.